Ekonomik analiz firması Creditreform’un yayımladığı son rapora göre, yılın ilk yarısında iflas eden şirket sayısı geçen yıla göre yüzde 9,4 artış gösterdi. Raporda, iş dünyasında yaşanan bu çöküşün yalnızca şirketleri değil, tedarik zincirlerini ve istihdam piyasasını da olumsuz etkilediği belirtildi.
Creditreform Baş Ekonomisti Patrik-Ludwig Hantzsch, Almanya ekonomisinin ciddi bir yapısal ve ekonomik krizle karşı karşıya olduğunu belirterek, “Bazı olumlu sinyallere rağmen, şirketler zayıf iç ve dış talep, yükselen maliyetler ve süregelen belirsizliklerle mücadele ediyor” ifadelerini kullandı. Hantzsch, iflaslardaki artışın yılın ikinci yarısında da devam edebileceği uyarısında bulundu.
RESESYONUN GÖLGESİ VE DIŞ TİCARETTE GERİLİM
Almanya ekonomisi son iki yıldır süren resesyonun etkilerini üzerinden atabilmiş değil. 2025’in ilk çeyreğinde kaydedilen yüzde 0,2'lik büyüme, toparlanmaya yönelik umutları zayıf tuttu. Zayıflayan küresel talep ve ticaret politikalarındaki belirsizlik, özellikle ihracat odaklı firmaları zor durumda bırakıyor.
Münih merkezli Ifo Ekonomi Enstitüsü’nün son anketi de bu tabloyu destekliyor. Anket sonuçlarına göre, Alman ihracatçılarının geleceğe dair beklentileri düşüş eğiliminde. ABD ile yaşanan ticaret gerilimleri ise en büyük endişe kaynağı.
ABD İLE TİCARET SAVAI TEHLİKESİ KAPIDA
2024 yılında Almanya’nın en büyük ticaret ortağı konumundaki ABD ile olan ikili ticaret hacmi 253 milyar euroya ulaştı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump’ın yıl başında uygulamaya koyduğu yeni gümrük tarifeleri tansiyonu yükseltti. AB mallarına genel olarak yüzde 20, çelik, alüminyum ve otomobillere ise yüzde 25 oranında vergi uygulanmaya başladı. Avrupa Birliği’nin misilleme tehdidi sonrası bazı vergiler geçici olarak askıya alındı; ancak yüzde 10’luk temel tarife ve yüzde 25’lik hedefli vergiler hâlâ yürürlükte.
Ifo Enstitüsü Anketler Başkanı Klaus Wohlrabe, “ABD’nin gümrük vergisi tehditleri hâlâ masada. Avrupa ile henüz somut bir anlaşmaya varılmış değil” açıklamasında bulundu.
Almanya’daki bu iflas dalgası ve küresel ticarette yaşanan belirsizlikler, Avrupa ekonomisinin genel sağlığı açısından da ciddi riskler barındırıyor. Uzmanlar, istikrarlı ve sürdürülebilir bir toparlanma için hem iç tüketimi canlandıracak adımların atılması hem de dış ticaretin güvence altına alınması gerektiğini vurguluyor.
