Asıl adı Lenore Knaster olan Lozano, 14 yaşında kendisine "Lee" adını seçti. Hatta bazen sadece "E" olarak anılmayı tercih etti. Üniversite yıllarında felsefe ve doğa bilimleri okudu, ardından sanat eğitimini Chicago Sanat Enstitüsü'nde tamamladı. Kısa süren bir evlilikten sonra New York'a taşındı ve sanat kariyerini orada başlattı.
SANAT DÜNYASINA SIRT ÇEVİRDİ
1960'lı yılları başında ilk sergisini açsa da 1969 yılında tüm sanat çevresine ve sergi dünyasına karşı "Genel Grev Parçası" adlı bir konsept projeye başladı. Kendisine verdiği talimat şuydu:
"Sanat dünyasına ait hiçbir toplantıya katılma. Sadece kişisel ve toplumsal devrimle ilgili fikirleri yayacak eserler üret."
27 YIL BOYUNCA TEK BİR KADINLA BİLE KONUŞMADI
Lozano'nun hayatı sanatın ta kendisiydi. Günlük yeme-içme alışkanlıklarını bile projeye dönüştürdü. En tartışmalı kararıysa 1971'de aldığı "Kadınları Boykot Et" projesiydi. Başta bir ay sürecek sosyal deney olarak başlattığı bu karar, hayatının sonuna dek sürdü. Kadınlarla iletişim kurmadı, onları görmezden geldi.
1982'de ailesinin Dallas'taki evine taşındı. O günden sonra kişisel projeler yürüttü ancak kamuoyunda tamamen kayboldu. 1990'ların sonunda kansere yakalanana dek sessizliğini bozmadı.
1999'da ölüme yaklaştığında bazı galerilerin ısrarıyla New York'ta üç ayrı sergi açtı. Bu sergiler onun adını ölümünden hemen önce tekrar sanat dünyasının gündemine taşıdı.
Sanat yazarı Lucy Lippard, Lozano'yu şöyle tanımladı:
"Lee, hayatı sanat olarak yaşayan ilk insanlardan biriydi. Başkalarının sanat diye yaptığı şeyleri o gerçekten yaşadı. Bunu kavramamız zaman aldı."