7 Tepeye Nakşedilen 4 Muhafız Bekçi

İstanbul’un yüzyıllardır süregelen manevi dokusuna yön veren Eyüp Sultan, Yahya Efendi, Aziz Mahmud Hüdayi ve Hz. Yuşa gibi isimler, sessiz ama derin izler bırakarak şehrin ruhunu ve insanlarının kalplerini şekillendirdi. Bu kadim miras, İstanbul’un kültürel zenginliğine anlam katmaya devam ediyor.

Manevî Ufukların Sessiz RehberleriTarihin kalbinde, gönlün kıyısında yürüyenler…Bazı isimler vardır; tarih kitaplarının değil, kalplerin satırlarına yazılır.

Onlar ne saltanatla hükmetmiş, ne de fermanla konuşmuşlardır.

Sessizlikleriyle, duruşlarıyla, hikmetli sözleriyle çağlar aşmış; bir milletin ruh haritasını şekillendirmişlerdir. İstanbul’un semalarında hâlâ yankılanan o derin huzur, işte bu kutlu şahsiyetlerin ardında bıraktığı manevî izlerle doludur. 1 / 6 Eyüp Sultan: Mihmandarlığın Ötesinde Bir VefaAsıl adı Halid bin Zeyd bin Kuleyb.

Ama biz onu, Resûlullah’a (s.a.v) açtığı gönül kapısıyla tanırız: Eyüp Sultan.

Hicretin ardından yedi ay boyunca Peygamber Efendimiz’i evinde ağırlayan bu büyük sahabi, İslam tarihinde mihmandar olmanın çok ötesinde bir sadakat timsali olmuştur. 90 yaşında İstanbul surlarında şehit düşmesi, sadece bir ömrün değil, bir idealin son durağıdır.

Fatih Sultan Mehmet’in onun kabri üzerine inşa ettirdiği külliye, yüzyıllarca Osmanlı tahtına ruh üflemiştir. 2 / 6 Beşiktaşlı Yahya Efendi: Şiirin Sükûtta Saklı Hâliİstanbul Boğazı’na nazır bir dergâh… Sessizliğin bile bir ahenk taşıdığı Beşiktaş yamaçlarında, bir gönül eri yaşar: Yahya Efendi.

Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi olmasına rağmen, dünya nimetlerine değil, kalbin derinliğine yönelmiştir. “Kisve-i fakrı baş üzre götürüp tâc idelüm” mısrasıyla makamı reddeden, şiiri bir uyarı, bir iç muhasebe aracı olarak kullanan bu zarif derviş; Karakoç’un tasvir ettiği “şair ahlakı”nın ete kemiğe bürünmüş halidir. 3 / 6 (adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({}); Aziz Mahmud Hüdayi: Üsküdar Ufkundan Yayılan Nur1541’de Şereflikoçhisar’da başlayan bir yolculuk, Üsküdar kıyılarında manevî bir zirveye dönüşür.

Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri, sadece bir şeyh değil; ilimle irfanı birleştiren bir gönül mimarıdır.

Sultan Ahmed Camii’nde hutbe okuyan, padişaha kılıç kuşandıran, vaazlarında devletin ruhunu besleyen bu büyük zat; hem halkın hem sarayın iltica ettiği bir liman olmuştur.

Türbesi bugün hâlâ dua ve tevekkülün sessiz durağıdır. 4 / 6 Hz.

Yuşa: Bir Tepede Yükselen SadakatBeykoz sırtlarında Boğaz’ı seyreden bir zirve… Orada, hem peygamber hem savaşçı bir ruh yatar: Hz.

Yuşa (a.s). Cesaretiyle, tevazusuyla ve davasına sadakatiyle sadece kendi kavmine değil; çağlar ötesine örnek olmuş bir lider.

Bugün onun türbesi, İstanbul’un manevî nöbetçilerinden biri olarak dimdik ayakta duruyor.

Rüzgârda esen her dua, onun mübarek hatırasına karışıyor. 5 / 6 Bir Mirasın İzinde: Gönülden Gönüle YolculukBu toprakların sesi, sadece minarelerden yükselmez; türbelerin taşında, şiirlerin dizelerinde, vakit namazından önce içilen bir tas suyun samimiyetinde yankılanır.

Eyüp Sultan’dan Yahya Efendi’ye, Hüdayi’den Hz.

Yuşa’ya uzanan bu atmosfer, milletimizin kültür kodlarını oluşturan, gönlümüzü besleyen hakikatlerle örülüdür.

Boğaz’ın sabah sisinde, Üsküdar’ın ezanında, bir çocuğun dilindeki dua gibi  bu yolculuk yaşamaya devam ediyor. 6 / 6

İLGİLİ HABERLER