Mazda3 Modellerindeki Ses Sistemi Skandalı Tüketici Davasına Dönüştü

ABD'de yaşanan Mazda3 skandalında, araçlarda yanıltıcı etiketlerin kullanılması tüketiciyi mağdur etti. HD radyo ve sekiz hoparlör vaadiyle satılan modellerde eksiklikler tespit edildi. Tüketicilerin başlattığı dava süreci devam ederken, Mazda'nın krize nasıl bir çözüm bulacağı merak konusu.

Yaşanan skandalın odağında, ABD’de satışa sunulan 2025 model Mazda3 araçlara ait “Monroney” adı verilen resmi etiketler bulunuyor. Bu etiketlerde bazı modellerin sekiz hoparlörlü gelişmiş ses sistemi ve HD radyo özelliğiyle donatıldığı belirtiliyor. Ancak gerçekte birçok araçta yalnızca altı hoparlör ve HD olmayan bir radyo sistemi bulunduğu ortaya çıktı.

TÜKETİCİLER FARK EDİNCE DAVA SÜRECİ BAŞLADI 


Carscoops’un haberinde yer alan bilgilere göre, Illinois eyaletinde dava açan Kyle Johanson isimli tüketici, satın aldığı Mazda3'ün ses sistemini incelediğinde arka tarafta iki hoparlörün eksik olduğunu ve HD radyo özelliğine dair hiçbir iz bulunmadığını fark etti.

Mazda ile yaptığı yazışmalarda, bir bölge müdürünün bu durumu “etiket üzerindeki yazım hatası” olarak açıkladığı iddia edildi. Ancak tüketiciler bu açıklamayı yetersiz olarak değerlendirdi.

HANGİ MAZDA3 MODELLERİ ETKİLENİYOR?


Şikayette konu olan eksiklikler, toplamda 13 farklı 2025 Mazda3 modelini kapsıyor. Etkilenen modellerin bazıları şu şekilde:

2.5 S Sedan

2.5 S Hatchback

2.5 S Select Sport Sedan

2.5 S Select Sport Hatchback

2.5 S Preferred Sedan

2.5 S Preferred Hatchback

Bu modellerde tüketicinin beklediği donanımların eksik olduğu ve yanıltıcı bilgi verildiği gerekçesiyle ciddi bir dava süreci başlamış durumda.

MAZDA SESSİZ Mİ KALIYOR? 


Davada Mazda’nın bu hatayı kamuoyuna duyurmak yerine “sessizce geçiştirmeye çalıştığı” da ileri sürülüyor. Tüketiciler, yalnızca doğru bilgilendirilmek değil, aynı zamanda bu hatalı etiketler üzerinden elde edilen gelirlerin iadesini ve cezai yaptırımları da talep ediyor.

SONUÇ MERAKLA BEKLENİYOR 


Mazda'nın bu etiket krizi karşısında nasıl bir yol izleyeceği henüz bilinmezken, mahkemenin alacağı karar hem otomobil sektörü hem de tüketici hakları açısından örnek teşkil edebilir.

Tüketiciler, satın aldıkları ürünlerin gerçekte vaat edilen özellikleri taşıyıp taşımadığını sorgulamaya devam ederken, bu dava benzer birçok şikâyet için emsal oluşturabilir.

 

İLGİLİ HABERLER