Milli Savunma Bakanlığı, Türkiye-Libya mutabakatının uluslararası hukuka uygun ve geçerli olduğunu bir kez daha vurgularken, Yunanistan’ın bu anlaşmayı “yasadışı” gösterme çabalarının temelsiz olduğunu belirtti. Bakanlık kaynakları, "Muhtıra, orta hat, eşitlik ve dışlamama ilkesi gözetilerek hazırlanmıştır" diyerek Atina’nın Avrupa Birliği’ni arkasına alarak yürüttüğü dezenformasyon kampanyasına net bir yanıt verdi.
Türkiye'nin bölgede attığı bu adımlar, sadece deniz yetki alanlarını değil, enerji kaynaklarına erişimi de güvence altına almayı amaçlıyor.
Bu gelişmeler üzerine Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis, Libya’nın doğusuna giderek Türkiye’nin anlaşma yaptığı meşru hükümete muhalif güçlerle temas kurma çalıştı. Gerapetritis’in Bingazi’de Halife Hafter’le yapacağı görüşmeler, Yunanistan’ın Türkiye-Libya anlaşmasını engelleme çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Türkiye'nin Yunanistan'ı kıskaca aldığını belirten Yunanistan merkezli News 24/7 haber sitesi, Yunanistan'ın Hafter hamlesi sonuçsuz kaldı. Yorumunda bulundu.
YENİ DÖNEM BAŞLIYOR
Türkiye, benzer bir stratejiyi Suriye ile de yürütüyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Meclis’e sunduğu bilgi notuna göre, Ankara ile Şam arasında MEB tanımıyla ilgili bir taslak anlaşma hazırlanmış durumda. Bu gelişme, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yalnız olmadığını ve yeni ortaklıklarla alanını genişlettiğini gösteriyor.
Türkiye tarafı, AB'nin bu sürece müdahale etme hakkının olmadığını vurgularken, Suriye ile olası bir anlaşmanın uluslararası hukuk çerçevesinde iki bağımsız devlet arasında gerçekleşeceğini belirtiyor.
YUNANİSTAN VE GKRY'NİN PANİK DİPLOMASİSİ
Bu gelişmeler karşısında Atina ve Lefkoşa, Brüksel’den Şam’a yönelik yaptırımları kaldırmamakla tehdit ederek baskı kurmaya çalışıyor. Ancak Türkiye’nin kararlı adımları karşısında, AB ülkelerinin bu tür tehditlere sıcak bakmadığı da biliniyor.
Avrupa içinden gelen bazı mesajlar, Türkiye’nin sahada sağladığı dengeyi değiştirme yönünde bir irade oluşmadığını gösteriyor. Berlin ve Brüksel’in Suriye ile ilişkileri normalleştirme arayışları, Türkiye’nin Doğu Akdeniz denklemindeki rolünü daha da güçlendirecek bir gelişme olabilir.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yürüttüğü bu çok katmanlı diplomasi, ulusal çıkarları önceleyen kararlı bir stratejiye dayanıyor. Libya ve Suriye ile geliştirilen iş birlikleri, Türkiye'nin deniz yetki alanlarındaki meşruiyetini pekiştirirken, Yunanistan'ın bölgesel yalnızlığını derinleştiriyor. Atina ve Lefkoşa’nın "diplomatik panik" içinde yaptığı hamleler ise, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki oyun kurucu rolünü daha da görünür kılıyor.