Avrupa Birliği’nin desteklediği Erasmus+ CybeMEMA projesi kapsamında, İstanbul Ümraniye’de bulunan Zübeyde Hanım Ortaokulu’nda hayata geçirilen MEMA yöntemi, ilköğretim öğrencilerine yönelik programlama eğitimine yepyeni bir soluk getirdi. Bilgisayar kullanılmadan, renkli materyaller ve sahne oyunları eşliğinde uygulanan bu yenilikçi yaklaşım, çocukların bilişimsel düşünme becerilerini oyun yoluyla geliştirmeyi amaçlıyor. Türkiye, Polonya ve Hırvatistan ortaklığında yürütülen proje, teknolojiyi pedagojik yaratıcılıkla birleştirerek erken yaşta dijital farkındalık oluşturmayı hedefliyor.
Kodlamayı Öğrenmek İçin Bilgisayar Şart Değil
MEMA (Metodika Elementarne Manipuacije Algoritama), bilgisayar olmadan, tamamen somut materyallerle yürütülen bir öğretim modeli olarak öne çıkıyor. Bu yöntemle öğrenciler, programlama mantığını öğrenirken bilgisayar ekranına değil, ellerine aldıkları kutulara, fasulyelere, renkli kâğıtlara ve benzeri materyallere odaklanıyor. Öğrenciler, komut dizimi, algoritma oluşturma, veri işleme ve giriş-çıkış gibi temel bilgisayar bilimleri kavramlarını adeta kendi bilgisayarlarını inşa edercesine uygulamalı olarak deneyimliyor.
Çocuklar Programlamayı Sahneye Taşıdı
Projenin yaratıcı uygulamalarından biri de çocukların programlama bilgisini tiyatro yoluyla ifade etmelerini sağlayan “Benim Bilgisayarım” adlı sahne oyunu oldu. Türkçe ve İngilizce olarak sergilenen bu tiyatro, kodlama kavramlarını gündelik hayatla ilişkilendiren bir araç haline geldi. Öğrenciler yalnızca teknik kavramları öğrenmekle kalmadı, aynı zamanda dijital düşünme becerilerini sahneye aktararak kendilerini ifade etme fırsatı buldu.
Grafiksel Algoritmalarla Programlamaya İlk Adım
Pilot uygulamaların yürütüldüğü İstanbul’daki okulda, öğrenciler MEMA kutularını kendi hayal güçleriyle tasarladı. Akıllı tahtada gösterilen görevleri kendi defterlerine çizerek çözümleyen öğrenciler, ilk grafiksel algoritmalarını oluşturdular. Bu uygulamalar sayesinde öğrenciler programlamaya teorik değil, doğrudan pratik bir giriş yapmış oldular.
Eğitimcilerden Tam Not: Disiplinlerarası Öğrenim Öne Çıkıyor
Projede görev alan 11 öğretmenle yapılan değerlendirmelerde, MEMA yönteminin eğitimde çok yönlü katkılar sunduğu vurgulandı. Tüm öğretmenler, bu yöntemin çocukların yaratıcılığını ve mantıksal düşünme kabiliyetlerini geliştirdiğini ifade etti. Ancak uygulama sırasında sınıf mevcutlarının yüksekliği (30-40 öğrenci) gibi bazı zorluklar yaşandığı belirtildi. Buna rağmen, öğretmenlerin tamamı yöntemin disiplinlerarası şekilde kullanılmasının büyük fayda sağladığını belirtti.
Sayılar, Sanat ve Yabancı Dil Aynı Anda Öğreniliyor
MEMA yöntemi sadece bilişim değil, aynı zamanda matematik, fen bilimleri, anadil, sanat ve yabancı dil gibi derslerle entegre edilebilme özelliğiyle de dikkat çekiyor. Öğrenciler dört işlem pratiğini renkli kutularla yaparken, aynı zamanda el becerisi, görsel hafıza, dikkat, karar verme ve problem çözme gibi alanlarda da gelişim gösterdi. Bu yönüyle MEMA, yalnızca bir öğretim tekniği değil, kapsamlı bir gelişim modeli sunuyor.
Kodlamayı Oyunla Birleştiren Global Bir Yaklaşım
Türkiye, Hırvatistan ve Polonya’da eş zamanlı yürütülen proje kapsamında, öğretmen ve öğrencilere özel olarak hazırlanan kitapçıklar yerel dillere çevrildi. Bu sayede MEMA yöntemi yalnızca yerel bir uygulama değil, aynı zamanda uluslararası ölçekte yaygınlaştırılabilir bir öğretim stratejisi haline geldi. Proje boyunca elde edilen kazanımlar, Avrupa çapında ilköğretim düzeyinde bilişimsel eğitime dair önemli bir model sundu.
Oyunla Programlama Öğreniyorlar! MEMA Yöntemi Ümraniye’de Hayat Buldu yazısı ilk önce Haberin Burada üzerinde ortaya çıktı.
