Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde yer alan bir mağarada yürütülen arama-tarama faaliyetinde metan gazına maruz kalan 19 askerden 12’sinin şehit olduğunu açıkladı.
Bölgedeki metan gazı tehlikesi, vatan evlatlarının canına mal oldu. Bu acı gelişme sonrası, metan gazının ne olduğu, nasıl oluştuğu ve neden ölümcül olduğu merak konusu haline geldi. İşte, metan gazı ile ilgili bilinmesi gerekenler, tehlike boyutları ve alınması gereken önlemler...
Metan Gazı Nedir? Doğal Gazın Ölümcül Bileşeni
Metan, kimyasal yapısı CH4 olan, bir karbon atomu ile dört hidrojen atomundan oluşan renksiz ve kokusuz bir gazdır. Doğal gazın ana bileşenlerinden biri olan metan, aynı zamanda güçlü bir sera gazı olarak küresel ısınmaya yol açan faktörler arasında yer alır. Toprak altı ve deniz tabanında doğal yollarla oluşabilen metan, bazı bakterilerin anaerobik (oksijensiz) ortamda organik maddeleri parçalayarak ürettiği bir gazdır.
Bu gaz, normal şartlarda zararsız gibi görünse de, kapalı alanlarda birikerek ciddi sağlık riskleri ve patlama tehlikesi oluşturabilir. Doğal gaz tesislerinde, maden ocaklarında ve arama-tarama çalışmalarında metan birikimi her zaman ölümcül risk barındırır.
Metan Gazı Nasıl Oluşur? Doğanın Gizli Gazı
Metan gazı, doğada başta organik maddelerin çürümesi olmak üzere çeşitli biyolojik ve jeolojik süreçler sonucu ortaya çıkar. Toprak altındaki metanojen bakteriler, oksijen bulunmayan ortamda organik atıkları ayrıştırarak metan üretir. Bu süreç hem doğal hem de yapay koşullarda gerçekleşebilir.
Özellikle hayvan gübresi, kanalizasyon atıkları ve çöplüklerde yoğun miktarda metan oluşur. Biyogaz tesislerinde bu metan, enerji üretimi amacıyla kontrollü bir şekilde toplanır. Ancak kontrolsüz ortamda birikmesi durumunda, gaz zehirlenmelerine ve patlamalara yol açabilir.
Metan Gazı Zehirlenmesi Nasıl Olur?
Metan, kendi başına kimyasal olarak zehirli olmasa da, kapalı ve havasız ortamlarda birikerek oksijen seviyesini azaltır. Solunan havadaki oksijen oranının düşmesi, özellikle kapalı alanlarda hızlı boğulmalara neden olabilir. Bu durum “asfiksasyon” yani oksijen yetersizliği sonucu ölüm riski taşır.
MSB’nin açıkladığı son olayda da metan gazı, mağara içindeki hava kalitesini bozmuş, Mehmetçiklerimiz soludukları havadan yeterli oksijen alamayarak hayatlarını kaybetmiştir.
Metan Gazının Patlayıcı Özellikleri ve Riskleri
Metan, hava ile %5 ila %15 arasında karıştığında son derece patlayıcı bir hale gelir. Bu özellik, özellikle maden ocaklarında ve kanalizasyon sistemlerinde büyük tehlike oluşturur. Metan seviyesi tehlikeli düzeye ulaştığında, bir kıvılcım bile patlamaya yol açabilir. Patlamalar çoğu zaman büyük can kayıplarına sebep olur.
Ayrıca, metanın kendine özgü bir kokusu yoktur; fakat doğal gaz tesislerinde kullanılan koku maddeleri sayesinde gaz sızıntıları fark edilebilir. Çürük yumurta kokusuna benzeyen hidrojen sülfürle birlikte olduğunda koku algılanabilir, bu da tehlikenin önceden fark edilmesini sağlar.
Metan Gazı ve Karbonmonoksit Tehlikesi
Metan doğrudan zehirli olmasa da, doğal gazın yanlış ve yetersiz havalandırma ile yakılması karbonmonoksit gazı üretimine yol açabilir. Karbonmonoksit, koku ve renksiz, zehirli bir gazdır ve solunduğunda hayati risk taşır. Düşük konsantrasyonlarda bile baş dönmesi ve mide bulantısına sebep olabilir; yüksek konsantrasyonlarda ise birkaç dakika içinde hayatı tehdit eder.
Bu nedenle ev ve iş yerlerinde doğal gaz kullanımı sırasında iyi havalandırma şarttır.
Metan Gazı Zehirlenmelerinden Korunma Yolları
Kapalı ve havasız alanlarda metan gazı birikimini önlemek için düzenli havalandırma sağlanmalıdır.
Metan gazı sızıntısını tespit etmek için özel sensörler ve gaz dedektörleri kullanılmalıdır.
Maden, tünel ve mağara gibi riskli alanlarda çalışan personel mutlaka gaz maskesi ve oksijen ölçüm cihazlarıyla donatılmalıdır.
Doğal gaz tesislerinde ve biyogaz üretim merkezlerinde güvenlik prosedürleri titizlikle uygulanmalıdır.
Pençe-Kilit’teki Acı Tecrübe ve Önlemler
Pençe-Kilit Harekâtı’nda yaşanan metan gazı faciası, güvenlik önlemlerinin önemini bir kez daha ortaya koydu. MSB’nin açıklamasına göre, mağarada yapılan arama-tarama sırasında metan gazının yoğunlaşması sonucu 19 askerimizden 12’si şehit oldu. Bu acı tablo, doğrudan gazın zehirleyici etkisinden değil, oksijenin azalması nedeniyle yaşanan boğulma (asfiksasyon) sonucu oluştu.
Bu tür vakaların yaşanmaması için hem askeri operasyonlarda hem de sivil alanda metan gazı riskine karşı etkili önlemler alınması elzemdir.