Transfer dönemindeki hareketlerin yalnızca yüzde 25’i lig içi transferlerden oluşsa da, bu hamlelerin yüzde 39’u geleneksel olarak “Büyük Altılı” olarak bilinen takımlar tarafından yapıldı. Son on yıldan fazladır ligin en zengin kulüpleri olan Arsenal, Liverpool, Manchester United, Chelsea, Manchester City ve Tottenham Hotspur, yetenekleri ligdeki diğer takımlardan topluyor. Bu, 2010’dan bu yana görülen en yüksek oran.
Bu sezon Manchester United’a katılan Bryan Mbeumo ve Matheus Cunha’yı; Tottenham’a transfer olan Mohammed Kudus’u; Chelsea’ye giden Joao Pedro ve Liam Delap’i düşünün. Ayrıca Milos Kerkez’in Liverpool’a, Rayan Ait-Nouri’nin Manchester City’ye ve Christian Norgaard’ın Arsenal’e transferleri var.
Geçmişte, Büyük Altılı’nın transferlerinin yaklaşık yüzde 15’i Premier League içinden yapılırken, bu kulüpler genellikle yurt dışındaki yeteneklere yatırım yapmayı tercih ediyordu. Ancak tıpkı yeni bir düşük maliyetli havayolu şirketinin piyasaya girişi gibi, bu sezon yerli transferlerin oranı yüzde 27’ye sıçradı.
Peki neden böyle oldu?
Gazeteci Ahmed Walid’e göre bunun birkaç nedeni var. Bunlardan biri, İngiltere’deki altyapı akademilerinin artık daha kaliteli oyuncular yetiştiriyor olması. İngiliz genç milli takımları, 2012’de başlatılan elit oyuncu performans planından (EPPP) bu yana uluslararası turnuvalarda önemli başarılar elde etti. Şu anda bu sistemden çıkan genç oyuncular, Avrupa’nın en teknik oyuncuları arasında yer alıyor.
Bir diğer neden ise harcama gücü. Premier Lig, rakip liglerin çok üzerinde ekonomik bir güce sahip. Bu da daha yüksek bonservis ve maaş talep eden oyuncular ve kulüplerin, bu şartları karşılayabilecek kulüpleri genellikle La Liga ya da Serie A'da değil, İngiltere'nin en büyük takımlarında bulması anlamına geliyor.
